Çernobil ve Pripyat

by yaww

cernobil 

Hayatımın en ilginç ve iz bırakan gezilerinden birisini Eylül 2011’de Ukrayna’nın Çernobil şehrine yaptım. Çernobil bölgesi uzun zaman önce tahliye edildiğinden sadece özel izin ile ziyaret edilebiliyor. Bunun için http://tourkiev.com/chernobyltour/ seyahat acentasının düzenlediği tura katıldım. Sabah 9’da Kiev’de 16 kişi buluşup, 2 saat sürecek yolculuğumuza başladık. Yolculuk süresince çok başarılı bulduğum Battle of Chernobil belgeselini seyrettik.

Çernobil Nükleer Santralı 4ncü reaktörü, 26 Nisan 1986’da sabahı 01:20’de emniyet sistemleri kapatılarak yapılan bir enerji tasarrufu deneyinin kontrolden çıkması sonucu patladı ve sonuçları yüzyıllarca sürecek bir felakete yolaçtı. İlk patlamada 2 kişi ölürken, sonraki hafta içinde yaklaşık 50 kişinin ölümü rapor edildi. Sonrasında felaketi engellemek için çalışan ve çevrede yaşayan halk hakkında açıklanmış kesin bir rakam yok. Patlama olduğunda yapılmakta olan yeni reaktörlerin yapımı durduruldu ancak diğer reaktörler 2000 yılına kadar elektrik üretmeye devam etti. Günümüzde halen enerji hatları buraya bağlı olduğundan, 4ncü reaktörde temizlik ve izolasyon devam ettiğinden ve halen başka bir santrale taşınmayı bekleyen nükleer yakıt olduğundan, yaklaşık 5000 kişi Chernobil’de çalışıyor.

 

İlk durağımız kontrol noktası oldu, pasaport kontrolünden sonra yolumuza devam ettik. Kontrol noktasındaki tabelalar birer anıt niteliğindeydi. Daha sonra Çernobil kasabasına vardık, burada ilk yangını söndürmek için kahramanca çabalayan, sonrasında da çoğu hayatını kaybeden itfaiye erleri anıtına uğradık. Çernobil kasabası santrale Pripyat’tan sonra en yakın kasaba; şu anda santralde 15 gün dönüşümle çalışan işçiler burada yaşıyor. Halka geri dönüş izni verilmemiş.

Sonraki durağımız, kendi isteiğimiz ile bu geziye katıldığımızı beyan ettiğimiz ve Gayger sayaçları teslim aldığımız Çernobil ofisiydi. Burada yaptığım ilk ölçümde normal seviye olan 0,14 µSv/h gördüm. 0,50’ye kadar olan ölçümler Ukrayna için normal sayılıyor.

 

Sonrasında ilk durağımız santralin yanında bulunan ve kaza anında 40.000 kişinin yaşadığı hayalet şehirPripyat. Kazadan 36 saat sonra nükleer sızıntı anlaşıldığında, halktan geri dönmek üzere 2 saat içinde eşyalarını toplamaları istenmiş ve şehir 1000 otobüs ile tahliye edilmiş. Ancak kimseye bir daha geri dönme izni verilmemiş. Hayatımda bu boyutta terk edilmiş, tek bir kişinin bile yaşamadığı bir şehir görmemiştim. Her ne kadar geçen zaman içinde her şey çalınmış olsa da otele, eğlence merkezine, evlere, lunapark’a, yüzme havuzuna, basketbol sahasına ve markete girdiğinizde etkilenmemeniz mümkün değil. Burada ölçüm yer yer, özellikle bitkilerin diplerinde 8 µSv/h kadar ulaştı, ki bu gezide gördüğümüz en yüksek radyasyondu.

Öğlen yemeğini işçilerle birlikte Çernobil Nükleer Enerji Santralı yemekhanesinde yedik. Her ne kadar yasak olsa da solda çektiğim santral fotoğrafını görebilirsiniz. Buradaki ilk baca 2000 yılında kullanımdan çıkan reaktöre, arkada görünen büyük baca ise patlayan 4ncü reaktöre ait. Öndeki bina ise halen çalışmaların sürdürüldüğü ofis binası. Sağda ise yemekhane girişinde bulunan vücüdunuzun maruz kaldığı radyasyonu ölçen dedektörü görebilirsiniz, hepimiz temiz çıktık.

 

Yemekten sonra Çernobil’e soğutma suyu sağlayan insan yapımı nehirdeki yaklaşık 1 metrelik sazan balıklarına yem verdik ve ardından 300 metre uzaklıktaki meşhur 4ncü reaktöre gittik. 1986 yılı ve sonrasında yapılan çevre temizliğinden sonra kalan en önemli sorun, patlama sonrası açılan rektörün sızıntısını kesmek. Bunun için 25 yıldır fotoğrafta sarı iskelelerin arkasında gördüğünüz kurşun kafes yapılıyor. Kafesin için boş, dolayısıyla kameralar ile devamlı çekim ve ölçüm yapıyorlar. Ayrıca bu kafes artık çürümeye başladığından 2015 yılına kadar 1 milyar USD maliyetle yeni bir kafes yapılması planlanıyor, daha sonra içeride kalan nükleer yakıt boşaltılabilecek.

Patlama sonrası temizlik için 500.000 asker seferber ediliyor. Bir çoğu basit elbiseler giyip 1-2 dakikalık vardiyalarla bu atıkları çatılardan aşağıya atıyorlar. Bir çok madenci 3ncü reaktörden 4ncü reaktöre tünel kazıp, 10 kat daha büyük bir patlamaya sebep olabilecek soğutma suyunu boşaltıyor ve yerine beton enjekte ediyor. Kaçının daha sonrasında öldüğü bilinmiyor, ancak bir gerçek var ki yaptıkları kahramanlığı o kadar da farkında değillerdi. Hepsi 100 ruble (yaklaşık 100 USD) ile ödüllendiriliyor.

 

Felaket sonrası çevredeki tüm köyler yıkılıyor ve üzerleri toprakla örtülüyor. Ölen ağaçlar kesiliyor, tüm hayvanlar öldürülüyor. Yakında bulunan hava radar merkezi kapatılıyor ve Sovyetlerin en gizli tesislerinden birisi çürümeye terkediliyor.

Dünyaya ve Ukraynalılara felaket günlerce haber verilmiyor. 1 Mayıs kutlamalarında Kiev’de binlerce kişi sokaklarda yürüyor. Rüzgar ilk başlarda kuzeye estiğinden en çok baltık ülkeleri ve Belarus felaketten etkileniyor. İsveç’te bir nükleer santralda radyasyon tespit ettiklerinden nereden geldiğini anlamıyorlar, İsveç hava kuvvetleri uçakları ile ölçüm yaptıktan sonra felaketi dünyaya ilk farkettiren İsveç oluyor.

İşte Çernobilin hayli hüzünlü, bir o kadar da merak uyandıran hikayesinin özeti. Meraklılarına yukarıda koyduğum 1,5 saatlik Gorbaçov’un da demeç verdiği muhteşem belgeseli izlemelerini tavsiye ederim.

  

  

Benzer

Yorum yaz