Frankfurt ve Çevresi

by Elcin

Bu seyahatimizin asıl amacı Frankfurt’da bir düğüne katılmaktı ama tabii gitmişken gezmeden olmazdı. Küçük Gezgin ise bu sırada tam 1.5 yaşındaydı.

Aslında Frankfurt doğası ve düzenliliğiyle hayran olunacak bir şehir fakat fazla turistik olduğunu söylemeyeceğim. Çevresinde ise görmeye değer çok güzel yerler var.

Öncelikle uçak yolculuğumuzdan başlayayım. Ankara’dan Frankfurt’a direkt uçuş olması büyük bir avantajdı ve bu kez şansımıza küçük hanım 3 saatlik yolculuğun 2 saatinde kucağımda uyudu. Benim her tarafım tutuldu ama oyalama derdindense buna razı oldum tabii… Dönüşte ise daha da şanslıydık ve yanımız boştu! Bizimki kendi başına oturduğu için acayip mutlu oldu, çizgi film seyretti, oyunlar oynadık ve çok rahat ettik. Tabii ki buradan çıkarabileceğimiz önemli bir ders var. Havayolları 2 yaşına kadar çocuklara ufak bir ücretle kucakta kabul ediyor ama eğer maddi durum elveriyorsa paraya kıyılmalı ve ekstra koltuk satın alınmalı derim.

1. gün: Europa Park Seferi

Fazla yorulmadan ilk gün kendimize düğün katılımcılarından bir grup kurduk ve hem çocukları eğlendirelim hem de biraz kendimiz eğlenelim diyerek  Europa Park‘ın yolunu tuttuk.  Europa Park Disneyland vari, Dünya’nın en büyük temalı eğlence parklarından biri. Kiraladığımız araçla yolculuğumuz yaklaşık 2.5 saat sürdü.

Alman Türizm Bürosu yakın zamanda turistler arasında bir anket yapmış ve Almanya’da en çok ziyaret edilmek istenen ilk 100 yeri belirlemiş.  Bu listede Europa Park Neuschwanstein şatosu’ndan sonra 2. sırayı almış. Europa Park kendisine ait bir web sitesi bile olan Blue Fire gibi çılgın roller coasterların yanı sıra çocuklara yönelik oyun ve eğlence alanlarını da barındırıyor. Ortaya çıkardıkları ortamlar da o kadar gerçekçi ki!

Burada bir de çok ilginç bir restoran var: Food Loop. Dünyadaki ilk ve tek örneği olan bu restoranın her tarafının roller coasterlarla döşendiğini düşünün. Yiyeceklerinizi masalardaki ekranlardan kendiniz sipariş veriyorsunuz ve siparişleriniz roller coasterlarda dolaşıp masanıza kendisi geliyor.

Biz neler mi yaptık? Grubun korkağı olarak genelde ben çocukların başında dururken ekibin geri kalanı her türlü çılgın alete bindi. Bense sanal rafting yapılan alet gibi daha az korkutucu olan bir kaç şeye binebildim. Daha sonra da çocukları bol bol eğlendirdik. Yalnız bu geziyi pusetsiz düşünemediğimi belirtmeliyim. Hem bizim için hem de Küçük Gezgin’in o sırada 3.5 yaşında olan  kuzeni için. Her ne kadar parkın tanıtımında puset kiralama servisi olduğu söylense de o kiraladıklarına puset demek için bin şahit gerekir. Ahşaptan sert ve minik alışveriş arabalarına benziyorlardı çünkü. Giderseniz sakın pusetsiz gideyim demeyin. Ayrıca ıslanılabilen aktiviteler de olduğu için yedek kıyafet de götürmek çok iyi oluyor.

Çocuklar için sadece Europa Park gezisi bile düzenlenip burada güzel bir kaç gün geçirilebilir ama benim içimdeki çocuğun “Yine de Disneyland!” diye bağırdığını itiraf etmem gerek. Özellikle küçük kızlar için daha büyüleyici bir ortam olduğunu düşünüyorum…

2. Gün: Heidelberg Gezisi

Heidelberg birçok Avrupa kenti gibi nehir kıyısına kurulmuş küçük, şirin ve inanılmaz romantik bir şehir. Doğrusu  görmeden önce benim aklıma Almanya’da böylesine güzel bir yer olabileceği gelmezdi.  2. Dünya Savaşı sırasında bombalanmaktan kurtulduğu için orijinalliğini korumuş… Üniversite’nin de etkisiyle farklı kültürlerin buluştuğu canlı bir hayat da var burada.

Şehrin sembolü şeklindeki Heidelberg şatosu ormanın içindeki konumu ve mimarisiyle çarpıcı bir yapı. Biz de önce şato’yu gezdik daha sonra da şehrin dar ve süslü sokaklarında dolaştık.

3. Gün: Rudesheim ve Johannisberg Şatosu

Bugünki ilk durağımız Rhein nehri kıyısındaki Ruhesheim kasabasıydı. Araba ile Frankfurt’a yaklaşık 45 dakikalık bir mesafede yer alan Rudesheim, UNESCO’nun Dünya Mirası olarak kabul ettiği ve koruduğu bölgenin içinde yer alıyor. Günümüzün büyük bir kısmını nehir kıyısında yürüyüş yaparak ve Rudesheim ve çevresinde dolaşarak geçirdik.

Akşam üzeri ise yine Rudesheim yakınlarında bir tepe üzerinde konumlanmış Johannisberg şatosu‘na gittik. Johannisberg beyaz şarapları ile ünlü bu bölgede en iyi şaraplardan birini üretiyor. Biz önce şatonun çevresinde başların arasında ufak bir gezintiye çıktık. Daha sonra da şato’nun muhteşem manzaraya sahip restoranında yemek yedik. Duyduğumuza göre burası Frankfurt’da yemek yenilenecek en romantik yerlerden biriymiş. Manzara kadar yemekler ve şarap da harikaydı.

4. Gün: “The” Düğün

Bugün sonunda geliş amacımız olan düğün günüydü! Düğün mekanı Frankfurt’un biraz dıışında olduğu için ev sahiplerimiz hep birlikte kalmamız için oraya yakın bir otel ayarlamışlardı.

Tüm gün için aktiviteler planladıkları için sabahtan hazırlandık ve düğünün yapılacağı yer olan Hünersdorff‘a gittik. Burası eskiden bir çiftlikmiş ama şimdi muhteşem bir düğün/organizasyon mekanı olmuş! Ortada çim bir avlu ve etrafında tek katlı dört adet binadan oluşuyor. (web sitesine mutlaka bir göz atmalısınız!) Bizim programımız çerçevesinde önce bu binalardan bir tanesinin içinde nikah töreni yapıldı, sonrasında da çim avluda kokteyl düzenlenip fotoğraf çekimi yapıldı.

Öğleden sonra misafirlerin dinlenmesi için ayrılmıştı. Biz de bu sürede otelimiz Paradeismühle‘ye yerleştik. Otelimiz Frankfurt’a 45 dakika mesafedeki Klingerberger’de ormanlarla çevrili, bahçesinde geyikleri bile olan huzur verici bir oteldi.

Tabii ki akşam da tekrar inanılmaz şık düğün mekanımıza dönüp bol eğlenceli bir gece geçirdik. Küçük Gezgin de çok fazla problem yaratmadı. Dışarıda açık havada pusetle bir kaç tur attıktan sonra uyudu.

Son günümüzde otelde hep birlikte kalmanın keyfini çıkarıp kocaman bir grup olarak kahvaltı yaptık. Günümüzün geri kalanını da dinlerek ve ormanda yürüyüş yaparak geçirdik. Çocuklar da doyasıya koştular, geyikleri beslediler…

****Küçük Gezginler’in anne-babalarına tavsiyeler:

1. Mümkünse uçakta ayrı koltuk satın alın.

2. Pusetinizi yanınızdan ayırmayın.

3. Evdeki gibi her öğün çok sağlıklı yemekler yedirebileceğinizi unutup kendinize de bir tatil verin. Yoksa çok mutsuz olabilirsiniz. Zaten etrafta o kadar çok dikkatlerini çeken değişik şey oluyor ki, yemekle pek ilgilenmiyorlar maalesef

Bir Kucuk Gezgin

Benzer

Yorum yaz