<
Olimpos Antalya’nın güzel sahillerinden sadece bir tanesi ama bizim en çok sevdiklerimizden. Gerek uzun plajı ve güzel denizi, gerek plaj boyunca uzanan ve tırmanışçılara güzel rotalar sunan kayalıkları, gerek ormanlık alanları gerekse portakal bahçeleri ile birçok aktivite yapmaya uygun bir yer. 2005 kasım ayının başında 8-9 arkadaş bir araya geldik ve bayram tatilini de bahane edip Olimpos’a gittik. Kaldığımız yer sahil de değil tam tersine Antalya’dan Olimpos’a doğru giderken Tekirova’yı geçince sağa kıvrılan Beycik köyü yoluna saptıktan 6km sonra.(www.olympos-mountain-lodge.com) Olimpos dağının eteklerinde tamamen deniz manzarasına nazır muhteşem bir yer. Otelimize ulaştığımızda hava kararmak üzere olduğundan, yerleşip ertesi gün yapacaklarımızı planlamaya koyulduk.
1.gün: Ben sabahın ilk ışıkları odanın camından içeri süzüldüğü saatte uyandım ve manzaranın muhteşemliği karışısında dayanamayıp fotoraf makinamı kaptım ve hemen görüntülemek üzere ufak bir yürüyüş yaptım. Bu manzara gerçekten görmeye değer. Daha sonra herkes yavaş yavaş uyanmaya başladı ve kahvaltımızı manzara karşısında yaptık. Daha sonra sahile ve civardaki yürüyüş rotalarına gidebilmek için kiraladığımız jiplerime atlayıp yola koyulduk. Biraz sahile inip orada vakit geçirdikten sonra rally yolunu bulmak üzere bize tarif edilen yola koyulduk. Bu tarife göre Kemer’e gelince sanayinin bulunduğu sapaktan sola dönüp dağ yoluna devam etmemiz ve Yaylakuzdereden sonra köylülere rally yolunu sorup Beycik’e bu yoldan dönmemiz gerekiyordu. Yaylakuzdereye kadar herşey tarif edildiği gibiydi ama malesef yol çalışması sebebiyle kapalı olan rally yolundan devam edemedik ve yolumuz oldukça uzadı ama yine de Beydağlarının manzarası ve toros ormanlarının eşliğinde bir yolculuk yapmış olduk. Otele döndüğümüzde nefis yemekler ve sıcak şömine bizi bekliyordu.
2.gün:Bu günü biraz sahil biraz da yürüyüş yaparak geçirelim dedik. Ve yine bize tarif edilen yürüyüş rotasını bulmak üzere jiple bir yere kadar gidip sonra jipi bırakarak yürüyüşe başladık epeyce bir tırmanıştan sonra yalnlış yolda olduğumuzu anlayıp geri dönüşe geçtik. Yine de yürüyüşümüz ve manzaralar çok güzeldi. Daha sonra jiplerle çıralı sahiline inip hem birşeyler yedik hem de kumsalda yürüyüp denizin keyifini çıkarttık. Hava yüzmek için oldukça esintili olmasına rağmen bazı arkadaşlarımız yüzdüler bile. Daha sonra hava kararmasına yakın yine otelimize döndük ve şömüne başında yemek,sohbet ve şarabın keyfini çıkarttık.
3.gün: Bir önceki gün bulamadığımız Olimpos Tahtalı zirvesine giden işaretlenmiş patikayı bulmak üzere tekrar yola çıktık ve bu sefer bulabildik de. Normalde bu patikadan zirveye ulaşmak 4, geri dönüş de 5 saat sürüyormuş ama biz sadece yarı yola kadar yürüyüp geri dönmeyi tercih ettik. Bu aslında bir nevi keşif yürüyüşü oldu bizim için. Daha sonra Likya yolundaki diğer rotaları tarif eden kitabımızdan öğrendiğimiz bir diğer rota olan Gelidonya Fenerine doğru yola koyulduk. Bu fener Adrasan koyunu geçtikten sonra. Jiple gidebileceğimiz son noktaya kadar gidip son 2 km’yi yürüyerek fenere ulaşmak mümkün. Fenerin manzarası ise tam anlamıyla muhteşem, meşhur dalış noktalarından 3 ve 5 adalara hakim bir tepenin üstünde. Güneşin batışı ile birlikte geri dönüşe geçtik ve otelimize geri döndük. Malesef bu burdaki son gecemizdi ve ertesi gün geri dönmek üzere hazırlıklarımız yapmak zorundaydık.
Kendimizi bu sene mayıs veya haziranda tekrar buraya gelmek ve Tahtalı zirvesine çıkmak üzere avutarak geri döndük…
Defne